KERVAN
Amaçlar: Bu dersin sonunda öğrenciler, iman-al-tahkiki ve iman-ül-taklidi'nin tanımlarını ve müminler olarak neden iman-al-tahkiki için çabalamamız gerektiğini öğreneceklerdir.
Birinci Adım: Ayetleri tanıtın ve genel olarak imana giriş yapın
"Gerçek müminler, Allah anıldığı zaman kalpleri titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğu zaman imanlarını pekiştiren ve Rablerine tevekkül eden kimselerdir." (Enfal Suresi, 8) :2).
Açıklayın: İman, mümin ile Allah arasındaki bağlantıdır. Bir insanı fiziksel bir beden olarak düşünürseniz, imanı o bedenin ruhudur. Başka bir deyişle, inanç olmadan, bizler sadece kandan, etten ve kemikten yapılmış fiziksel varlıklarız, başka bir şey değil. Arapça'da iman kelimesi bir şeye "inanmak" anlamına gelir. İslam terminolojisinde ise, imanın altı şartına inanmak demektir.
Öğrencilere sorun: İmanın altı şartı nedir? (Allah'a ve meleklerine, kitaplarına, elçilerine, hesap gününe ve kadere iman).
Bu, kalbinizle kabullenmek, dille itiraf etmek ve sonunda inancınızı fiziksel eylemle göstermek anlamına gelir. Bediüzzaman Said Nursi, “İman, altı direğinden müteşekkil tek bir haktır, bölünemez. Kırılamayacak bir bütündür. Çünkü imanın şartlarından her biri, diğer şartların varlığını ispat eder.” (Musa'nın Asası, 9. Konu)
Öğrencilere sorun: Sizce Nursi, “parçalanamayacak bir bütündür” derken ne demek istedi?
Açıklayın: Bir kişinin Müslüman olması için imanın altı şartının tümüne inanması gerekir. Bu direklerden sadece birini inkar ederse, küfre düşer. Bu sütunlara bir insan vücudu bağlamında bakın. İnsan vücudunda yaşamı sürdüren altı hayati organ vardır: beyin, omurilik, akciğerler, kalp, karaciğer ve böbrekler. Bu altı hayati organla vücudumuz, “homeostaz” adı verilen istikrarlı ve sürekli bir ortam sağlar. Ancak bu organlardan sadece biri çalışmayı bırakırsa vücudumuz homeostaz içinde çalışamaz ve sonunda kapanır.
İkinci Adım: iman-al-tahqiqi ve iman-al-taqlidi'yi açıklayın
İslam alimleri, imanı iki kategoride sınıflandırmışlardır: İman-ı tahkiki ve iman-i taklidi.
Iman-el-tahqiqi, eleştirel doğrulama yoluyla inancın altı sütununa inanmak anlamına gelir.
Sor: Kritik doğrulamanın ne anlama geldiğini düşünüyorsunuz? (Öğrencilere, eleştirel doğrulamanın, ebeveynlerinin inandığını söylediği şeyin doğru olduğuna inanmak yerine, inancın temellerini bilerek ve inceleyerek yapıldığını anlamalarına rehberlik edin)
İman-ı taklidi, imanı kendine tasdik etmeksizin inanmaktır.
Başka bir deyişle, bir şeyi anne babanız böyle yaptığı için ya da kültürünüzün bir parçası olduğu için yaparsınız. Bu tür bir inanca sahip olmak, kafir olduğunuz anlamına gelmese de, sağlam bir temel sağlamaz.
Düşünce ve dikkatli çalışma ile tasdik edilmeyen iman, tahkiye yükseltilmiş olan kadar kuvvetli olamaz. İslam alimlerinin çoğuna göre, imanlarını taklididen tahkiki'ye yükseltmek tüm müminlere farzdır. Peki, bunu nasıl yapar?
Üçüncü Kısım: İman-ı taklidi yeterli midir?
Cenab-ı Hak, Enfal Suresi'nde müminlerin bazı özelliklerini şöyle bildirmektedir: "Gerçek müminler ancak, Allah anıldığı zaman kalpleri titreyen, kendilerine O'nun âyetleri okunduğu zaman imanlarını kuvvetlendiren kimselerdir. Rablerine tevekkül ederler.” (Sure 8, Ayet 2)
Bu ayetten imanın güçlendirilip zayıflatılabilen bir şey olduğunu anlıyoruz. Hayatta inancımızın artmasına neden olan durumlarla, inancımızın azalmasına neden olan durumlarla karşılaşabiliriz. Bize düşen, imanımızı tahkiki mertebesine yükseltmek için mücadele etmektir.
Öğrencilere sorun: İman-ı taklidi, güçlü ve zayıf olduğumuz zamanlarda manevi ihtiyaçlarımızı desteklemek için neden yeterli değildir?
Açıklayın: Bilime ve felsefeye olan inanç arttıkça, imanımızı beslemeye de devam etmeliyiz. Said Nursî, maddî ve manevî arasındaki dengenin bozulmaması konusunda uyarmaktadır.
Kaf Suresi'nde Cenab-ı Hak, “Ve ölümün sersemliği hak olarak gelir. Kaçmaya çalıştığın şey buydu." İmanlarını artırmak için (eleştirel doğrulama yoluyla) çaba göstermeyen müminler, materyalist düşünceler onları tüketebileceğinden, inançlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadırlar.
Kuran'da bahsi geçen "ölüm sersemliği", ölüm anına yakın şuursuzluk veya duyarsızlık anından bahseder. Tıp bilimi, bu anı, ölüm anında kan dolaşımı yoluyla endorfinlerin salındığı vücutta meydana gelen kimyasal bir reaksiyon olarak ifade eder. Endorfinler vücudumuzun ürettiği doğal ağrı kesicilerdir.
Nursi, bu süre içinde şeytanın gelip kişinin imanını çalmaya çalışacağını söyler. O kişinin imanı zayıfsa ve tahkiki mertebesinde değilse, zayi olabilir. Ancak şeytanın bir müminin tahkik imanına zarar vermesi mümkün değildir.
Dua: Her şeye gücü yeten Allah'ım, sen hayırların bahşedenisin. Bizi tahkiki iman yoluna ilet ve bizi sapıklıktan koru.