top of page

Ders 14:Genclik Rehberi - On Ucuncu Sozun Ikinci Makami

Ders 14:Genclik Rehberi - On Ucuncu Sozun Ikinci Makami

On Üçüncü Söz’ün İkinci Makamı


Muzakere Sorulari

  1. Risale-i Nur'a göre, insanların mezarlıkta karşılaşabileceği üç yol nedir ve bir kişinin inançları ve eylemleri yollarını nasıl etkiler?

  2. İnanç ve itaat, bir kişinin ebedi ölümden kaçınmasına ve öldükten sonra mutluluğu bulmasına nasıl yardımcı olur?

  3. İnsanlar geçici zevklere hayır demek ve manevi sağlıklarına odaklanmak için hangi yolları izleyebilir?

  4. Hz.Muhammed(sav)'in öğretilerini ve İslam'ın kurallarını takip etmek, hayatın sorunlarıyla başa çıkma ve ahirette mutlu bir yer bulma konusunda bize nasıl yardımcı olabilir?

  5. İnsanların manevi büyümelerine ve uzun vadeli mutluluklarına odaklanmak için kaçınmaları gereken geçici zevklere örnek olarak neler gösterilebilir?


Bazı gençler, günümüzdeki aldatıcı ve cazip boş eğlenceler ve hevesler karşısında "Ahiretimizi nasıl kurtaracağız?" diye Risale-i Nur'dan yardım istediler. Ben de Risale-i Nur'un manevi şahsiyeti adına onlara şunları söyledim:

Kabir gerçektir ve hiç kimse inkar edemez. Herkes isteyerek ya da istemeyerek oraya girecektir. Kabre girmek için ise üç şekilde üç yol dışında başka yol yoktur.


Birinci yol: Kabir, iman sahipleri için bu dünyadan daha güzel bir âlem olan ahiretin kapısıdır.

İkinci yol: Ahireti kabul eden ancak günahkâr ve sapkın bir yaşam sürenler için sonsuz ve tüm dostlarından ayrılmış, yalnız başına bir hapis kapısıdır. İnançlarına uygun yaşamadığı için böyle muamele göreceklerdir.

Üçüncü yol: Ahirete inanmayan inkârcılar ve sapkınlar için sonsuz bir idam cezası kapısıdır; hem kendilerini hem de sevdiklerini idam edecek bir darağacıdır. Böyle düşündükleri için ceza olarak bunu yaşayacaklardır. Bu iki durum açıktır, delil istemiyor ve gözle görülebilir.


Ölüm zamanı bilinmez; her an ölüm, başını kesmek için gelebilir ve genç-yaşlı farkı yoktur. Elbette sürekli göz önünde böylesine korkunç bir mesele karşısında, insanın sonsuz idam ve dipsiz, sınırsız yalnız hapislerden kurtulma çözümünü araması ve kabir kapısını kendi hakkında ebedi bir âlem, ebedi mutluluk ve nur âlemine açan bir kapıya dönüştürme olayı, o insanın dünya kadar büyük bir meselesidir.


Bu kesin gerçek, bu üç yol ile ortaya çıktığında ve bu üç yolun da bahsedilen üç gerçek ile olduğunu bildiren 124 bin sadık haberci, ellerinde doğrulama sembolü olan mucizeler bulunan peygamberler ve bu peygamberlerin haber verdikleri aynı haberleri, keşif ve tadarak ve gözlemleyerek doğrulayan ve imzalayan 124 milyon evliya ve sayısız gerçek araştırmacıların kesin delilleriyle o peygamberler ve evliyaların verdikleri aynı haberleri aklen, kesin bilgi derecesinde ispat ettikleri ve yüzde doksan dokuz kesin ihtimalle "Sonsuz idam ve hapislerden kurtulmak ve bu yolu ebedi mutluluğa dönüştürmek, sadece iman ve itaattir." diye oybirliğiyle haber veriyorlar.


Eğer yüzde bir helak ihtimali olan tehlikeli bir yolda gitmemek için sadece bir kişinin sözü dikkate alınır ve o yolda giden bir kişi, helak endişesi nedeniyle yaşadığı manevi acı yüzünden iştahını yitirirse; işte bu durumda yüz binlerce sadık ve onaylanmış habercinin, dalalet ve sefahetin kabir darağacına ve ebedi yalnız hapse kesin neden olduğunu ve iman ve ibadetin yüzde yüz ihtimalle bu darağacını kaldırıp, bu yalnız hapisleri kapatarak kabri, ebedi bir hazineye, mutluluk sarayına açan bir kapıya dönüştürdüğünü ihbar eden ve bunun belirtilerini ve etkilerini gösterenlerin karşısında, bu tuhaf ve ürkütücü ve muazzam mesele karşısında bulunan zavallı insan ve özellikle Müslüman, eğer iman ve ibadeti olmazsa, bütün dünya saltanatı ve zevki tek bir insana verilse; acaba bu sürekli beklenen ve her an kabir çağrısı ile karşı karşıya olan insanın yaşadığı o endişe kaynaklı büyük acıyı giderebilir mi? Size soruyorum.


Yaşlılık, hastalık, felaket ve her yerde ölümler, bu dehşetli acıyı ortaya çıkarır ve uyarır. Elbette dalalet ve sefahet ehli, yüz bin zevk ve lezzet alsalar bile, yine o manevi cehennemde yaşar ve yanarlar. Ancak kalın bir gaflet sersemliği, geçici olarak hissetmelerini önler.

İman ve itaat sahibi olanlar, göz önündeki kabrin ebedi bir hazineye ve sonsuz mutluluğa kendisi için bir kapı olduğunu görürler ve o ebedi kader piyangosundan milyarlarca altın ve elmas kazanacak bir bilet, iman belgesiyle onlara çıkar. Her an "Gel biletini al!" diye bekleyen derin, gerçek, hakiki zevk ve manevi lezzet öyle büyüktür ki, eğer somutlaşıp o çekirdekten bir ağaç olsaydı, o kişiye özel bir cennet hükmüne geçerdi; o büyük zevk ve lezzeti bırakıp, gençlik dürtüsüyle, o sınırsız acılarla bulaşmış zehirli bala benzeyen geçici ve gayri meşru lezzetleri tercih eden, hayvandan yüz kat daha aşağı düşer.


Yabancı dinsizler gibi de olamazlar. Çünkü onlar, peygamberi inkar etseler bile diğer peygamberleri tanıyabilirler. Peygamberleri bilmeseler bile Allah'ı tanıyabilirler. Allah'ı bilmeseler bile bazı güzel özelliklerle mükemmellik elde edebilirler. Fakat bir Müslüman, hem peygamberleri hem Rab'ini hem de tüm mükemmellikleri Muhammed-i Arabî (aleyhissalâtü vesselâm) vasıtasıyla biliyor. Onun eğitiminden ve zincirinden çıkan kişi, hiçbir peygamberi (as) tanımaz ve Allah'ı da tanımaz. Ruhunda mükemmellikleri koruyacak hiçbir temel bilgiye ulaşamaz. Çünkü peygamberlerin en sonuncusu ve en büyüğü ve dini ve daveti tüm insanlığa yönelik olan ve mucizelerle ve dinle tüm insanlara üstün olan ve tüm gerçeklerde on dört asırdır parlak bir şekilde ispatlayan ve insanlığın gurur kaynağı olan bir zatın temel eğitimini ve dinin usullerini terk eden, elbette hiçbir yönden nur ve mükemmellik bulamaz. Mutlak çöküşe mahkûmdur.

İşte ey dünya hayatının zevkine düşkün ve gelecek endişesiyle geleceğini ve yaşamını güvence altına almak için mücadele eden zavallılar! Dünyanın lezzetini, zevkini, mutluluğunu, rahatını istiyorsanız, meşru sınırlar içindeki eğlenceye yetinmelisiniz. O, eğlenceniz için yeterlidir. Bunun dışında ve gayri meşru sınırlar içindeki zevklerin binlerce acı barındırdığını, önceki açıklamalarda elbette anladınız.


Eğer geçmiş zamanın olaylarını, şimdiki zamanda sinemayla gösterdikleri gibi gelecekteki durumlar da örneğin elli yıl sonraki halleri sinemayla gösterilseydi, sefahat ehli şu an güldüklerine binlerce kez pişman olup nefret eder ve ağlardı.

Dünya ve ahirette ebedi ve sürekli mutluluk isteyenler, Efendimiz Hz.Muhammedi (asm) yolunu iman çerçevesinde kendilerine rehber etmelidir.



KASVA

©2022 by KASVA. Proudly created with Wix.com

bottom of page